Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerinden biri olan Martin Scorsese’nin yaklaşık 9 yıldır beklenen projesi, Netflix aracılığıyla izleyicisine kavuşmuştu. Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci gibi oyuncuları bir araya getiren ve 7,9’luk bir IMDb puanı bulunan The Irishman, bir mafya tetikçisi olan Frank Sheeran’ın hayatını ele alıyor. Film aynı zamanda işçi sendikası başkanı Jimmy Hoffa’nın gizemli bir şekilde ortadan kayboluşuna da değiniyor.
The Irishman, yönetmenin filmografisinde yer alan yapıtlara pek de yabancı sayılmaz. Zira, Scorsese’nin gangster temasıyla çektiği Goodfellas ve Casino gibi filmler mevcut. Şu ana kadar yaptığı filmlerin en uzunu olan The Irishman de II. Dünya Savaşı sırasında geçen bir gangster öyküsü ile boy gösteriyor.
Ancak bu filmi bir suç öyküsü olarak yorumlamamak gerek. Çünkü Scorsese üç buçuk saatin içine hem bir Amerika eleştirisi ortaya koyuyor, hem de film ilerledikçe vicdan muhasebesi, yalnızlık ve yaş alma gibi konulara değiniyor. Usta yönetmen Amerika’daki yozlaşmışlığı aktarırken bir yandan Kennedy suikastine, diğer yandan da Küba’ya uzanan dolaylı bir anlatı sunmayı ihmal etmiyor. İzlediği bu dolambaçlı yolu da 3 saat boyunca anlatmaya çalıştığı her şeyi net bir şekilde açığa çıkaran eli yüzü düzgün bir finalle taçlandırıyor. Scorsese’nin, hikâyeyi yaşandığı şekliyle vermiş olmasına rağmen bu filmin bir biyografi olarak anılmamasını istediğini düşünüyorum ben. Peggy karakterine hikayede fazla yer verilmemesinin nedeni bu olabilir.
Oyunculuklara gelelim. Joe Pesci‘nin rolü Robert De Niro ve Al Pacino‘ya kıyasla daha az gösterişli olsa da en iyi performansı o çıkarmış bence. Tabii Al Pacino’yu abartılı oyunculuğuna rağmen çok beğendiğimi ve Robert De Niro’nun manavdaki kavga sahnesi hariç bir defosunun bulunmadığını da ekleyeyim. Ancak De Niro’yu neredeyse her sahnede CGI teknolojisi yardımıyla gençleşmiş olarak izlemeseydik daha iyiydi.
Sonuç olarak filmi gerek oyuncu kadrosu gerek hikayenin işlenişi açısından bakıldığında kesinlikle izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.