Tanrının mucizesi mi yoksa bilimin ışığı mı daha gerçek? Olağandışı sanılan her şey aslında göründüğünün aksine tamamen mantıksal kanılarla yargıya ulaşabileceğimiz bir şey mi? Peki bilim mi daha aydınlatıcı yoksa kutsal olan her şeyin bütün sorunlara verecek cevapları var mı ?
İşte bu tarz soruların veya tartışmaların ağırlıkla işlendiği kısa bir dizi olan Evil, ağır ilerleyen bir olay örgüsüne de sahip olsa, her bölümde içerdiği farklı mesajlarla aslında düşünmemiz ve anlamamız için gerekli zamanı; konuları ağır ağır işleyerek bize sunduğunu anlıyoruz.
Fragmanlar ve oyuncular pek dikkat çekici gelmese de tanrı ve şeytanın savaşı birçok insan için vazgeçilmez zevklerinin arasında yer aldığını düşünüyoruz. Tabi bir de bilimin kanıtlanabilirliği de girince işe, aslında kaybolmuşlar ve arayış içinde olanlar için izlenebilecek bir dizi diyebiliriz Evil için. Şimdi sıra birbirinden tamamen bağımsız olan ve tam anlamıyla aralarında uçurum var diyebileceğimiz bir ekibe tanıklık edecek ve farklı düşüncelerin hoşgörü çemberinde nasıl aktarıldığına şahitlik edeceksiniz. Üçgen misali 3 farklı köşelerde yer alan insanlardan biri olan David, her olaya dinsel açıdan bakan bir karakter olup papazlık eğitimininin 3. yılını tamamlamıştı. Diğer tarafta ateist psikolog Dr. Kristen var. Kristen, savcılık için kriminal vakalarda şüphelilerin psikoloji durumlarını incelerken, bu durum Leleand adında bir doktorun onun yerini almasıyla değişir. Sonrasında Leleand, David ile birlikte çalışmaya karar verir çünkü maddi açıdan zordadır. En son köşede ise ailesi İslam dinine mensup olsa da kendisi her şeyin mantıklı bir sebebi olduğuna inanan ve olayları kayda geçiren kameralar ve teknik araçlar konusunda uzmanlaşmış olan Ben vardır. 3 kişilik bir grup hâlinde kilise için çalışmaya başlayan David, Kristen ve Ben yaşananların mucizevi yönlerini ve bilimsel yönden açıklanabilirliğini araştırırken kendilerini başka bir olay içinde buluyorlar: 60 kişilik bir şeytani atalar topluluğunun sırrını çözümleme. Örneğin: Yalnızca kilisenin Vatikan manastırında bulunan sırrı çözülememiş bir parşömen, altmış farklı sembol ve temsil ettiği kişiler… Hepsi birbiriyle bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteren bu parşömenin sırrını, Ateist Kristen ve Müslüman bir ailenin soyundan gelen Ben; sembollerin sosyopat insanların ortak zevklerinden dolayı kullandığına ve örneğinin yalnızca bir tane olduğuna inanmadıkları için toplumda herkesin bu sembollerlele karşılaşabilecekleri şeklinde yorumluyor. David ise bunun altmış kişilik bir şeytani örgüt olduğunu idda ediyor. Zamanla sembollerin temsil ettiği kişilere ulaşan ekibin en büyük sorunu ise Kristen’ in kendisi gibi bir psikolog doktor olduğunu iddia eden ve Kristen’ın, işten atılmasına sebep olan Leland Town adında bir altmışlı üyesi. Dizide gerçekten şeytani varlıklar var mı, olağandışı denilen bir şey var mı yoksa hepsini bilimin açıkladığı gibi kabul etmek mantıklı mi henüz anlaşılmış değil çünkü iki tarafın da her bölümde %50’lik bir doğruluk oranı olduğu açıkça gösteriliyor. Şimdi ise sır perdesinin çözülme vaktinin ikinci sezonda olmasını umut ederek dizinin ikinci sezon onayının alındığını, 13 ocakta yayına girebileceğini ve diziye sürpriz bir oyuncu daha dahil olduğunu duyurarak keyifli seyirler diliyorum.