edddce89e82fcab6f08d437605e5411a

David Bowie’den bir erotik korku filmi; The Hunger (1983)

Goth alt kültürün vazgeçilmez kült filmlerinden.

The Hunger (Açlık), 1983

Erotik-korku sinemasının kült filmlerinden biri olan  The Hunger, vampir bir çift ile genç doktor Sarah arasındaki aşkı konu ediniyor. 1983 yılında Tony Scott yönetmenliğinde çekilen filmde gelmiş geçmiş en büyük yeteneklerden biri olan David Bowie ile Catherine Deneuve ve Susan Sarandon gibi usta oyuncuları da görmek mümkün.

1980’ler korku sinemasına baktığımızda özellikle vampir filmlerinde Goth alt kültürün etkisini rahatlıkla görebiliyoruz. 1970’lerin sonlarında çıkış yapan post-punk müzik dalgasının etkilerini taşıyan goth (gotik) alt kültürü o dönemde birçok sanat eserinin ilham kaynağı olmuştu.

On parmağında on marifet olan David Bowie, gelmiş geçmiş en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olan ‘The Man Who Fell to Earth’deki performansından sonra bizlere oyunculuk konusunda da ne kadar yetenekli olduğunu kanıtlamıştı. Daha sonra Labyrinth, The Prestige, Merry Christmas, Mr. Lawrence, Christiane F. Gibi yapımlarda gösterdiği performansları ile de seyircinin beğenisi kazanmıştı. Özellikle Christiane F. Filmi sadece Bowie’nin ‘Heroes’ şarkısı için bile izlenmeye değer.

Bu sefer başarılı sanatçı The Hunger filmi için yakışıklı bir vampire bürünüyor.

svg%3E

The Hunger Konusu

Miriam, en uzun süredir yaşayan vampirdir. Yaşadığı süre boyunca sevgililerine sonsuz ömrü bahşederek onları dönüştürmüştür. Şu anki sevgilisi ise 200 yıl önce dönüşen John’dur. Aralarındaki aşk için ‘Ebediyen, sonsuza kadar’ diyen çiftin aşkının ömrü ne yazık ki o kadar uzun sürmeyecektir. Sonsuz hayata inanan John, bir gün aniden yaşlanmaya başlar. Dakikalar adeta ondan yıllarını götürmektedir. John, bunun üzerine uzun ömür ile ilgili detaylı araştırmalar yapan alanında uzman gerontolog Dr. Sarah Roberts’ın yanına gider fakat Sarah onun uçuk kaçık bir deli olduğuna inanarak ilgi göstermez. Geçen 2 saat içinde John ölmek üzere olan yaşlı bir adama dönüşecektir. Bunu gören Sarah gözlerine inanamaz. Sarah, bu umursamazlığının ilerde hayatını değiştirecek olaylara sebep olduğunun farkında değildir.

Artık ölümün kıyısında olan John, son bir umut gençliğini geri kazanmak için; evlerine keman çalmaya gelen genç Alice’i öldürür ve onunla beslenmeye çalışır fakat onun için zaman dolmuştur. Miria’ya kendisini öldürerek acısını dindirmesi için yalvarır ama ne yazık ki ruhu asla serbest bırakılmayacaktır. Miriam, John’u da üst kattaki diğer sevgililerinin olduğu tabutların birine yerleştirir ve John burada ölü yaşamına diğerleriyle birlikte terk edilmiştir. Bu sırada kayıp Alice’i arayan polis memuru Blaylock’ların evine gelir (Miria ve John’un evi), boşluğa düşmüş olan Miria ise sevgilisinin İsviçre’de olduğunu söyler.

Yaşanan olayların etkisinde kalan Sarah, dayanamaz ve en sonunda Blaylock’ların evine gelir. Bu ziyareti ise yalnızlık çeken Miria ile arasında cinsel bir çekimin oluşmasına neden olacaktır. Blaylock’ların evinde geçen 3,5 saatten sonra Sarah’daki tuhaflığı sevgilisi Tom fark eder. Bu durum Sarah’ı sonsuz bir mahkumluğa mecbur kılacaktır.

Kanında farklı bir kan tespit edilen Sarah tekrar Miria’nın yanına gider ve ondan hesap sorar. Miria ise zamanında John ve diğerlerine söylediği yalanları ona da söyler. Dönüşümün başlangıcında olan Sarah ise aldığı kötü kararlar ile hayatını mahvetmeye devam edecektir.

svg%3E

İnceleme

1980’ler vampir filmlerinin en gözde örneklerinden biri olan The Hunger, seyirciye korku dolu anlar yaşatırken aynı zamanda aşkın en gizemli halini bizlerle buluşturuyor. Korku ve cinselliğin ustaca işlendiği eser tüyler ürperten sahneleri ile izleyiciyi sürüklüyor. Sarah’ın başta John’a inanmaması fakat daha sonra olanlara şahit olarak bundan kendini sorumlu tutması ise  filmin kilit noktası. Sarah’ın pişmanlığından faydalanan Miria ise filmin kötü karakteri olarak gösterilse de aslında bütün bunlardan onu sorumlu tutmak doğru olmaz. Her şeye rağmen onun içindeki hüznü görmek mümkün.Döneminin en karizmatik vampirlerini barındıran filmin yönetmenliğini Tony Scott üstlenirken baş rollerde ise Catherine Deneuve, Susan Sarandon ve David Bowie yer alıyor. Film ne kadar günümüzde o kadar ilgi görmese de zamanının en iyi filmlerinden biri diyebiliriz. Üstelik her şeye rağmen David Bowie’nin harika performansı için izlenmeye değer.

svg%3E

Oyuncu Kadrosu

‘John Blaylock’ karakterine bürünen David Bowie için söylenecek pek bir şey yok. Onun için sadece bu dünya için fazla diyebiliriz.

‘Miria Blaylock’ karakterini ise Catherine Deneuve canlandırıyor. Tüm zamanların en önemli Fransız aktrislerden biri olarak kabul edilen Catherine Deneuve, Miria adındaki vampiri en ince detaylarına kadar ustalıkla oynuyor.

‘Sarah Roberts’ı ise Oscar ödüllü Amerikalı oyuncu Susan Sarandon canlandırıyor. Şahsen filmde en kilit rolü oynayan aktrisin performansı oldukça etkileyici.

Sarah’ın sevgilisi olan ‘Tom Haver’ karakterine hayat veren başarılı oyuncu ve müzisyen Cliff DeYoung  bence oldukça iyi bir performans sergiliyor.

Filmin fragmanını buraya sizler için bırakıyorum.

Seyrederiz, Türkiye’nin dizi ve film platformudur. Sitemiz üzerinden dizi ve filmlere dair haberler, incelemeler, öneriler, eleştiriler gibi çeşitli içeriklere ulaşabilirsiniz.