American Horror Story’nin üçüncü sezonu olan Coven, Amerika’da yaşayan bir cadılar topluluğunu ve cadıların yaşam mücadelesini konu alıyor. Salem Cadı Mahkemeleri’nden 300 yıl geçmiştir ve buradan kaçmayı başaran cadıların da soyu tükenmek üzeredir. Cadılara karşı sürekli saldırıda bulunulur. Genç cadılar ‘Robichaux’s Academy’ adlı bir özel okula gönderilir. Çeşitli özel yetenekleri olan bu öğrenci cadılar, yeteneklerini kontrol etmeyi ve geliştirmeyi öğrenmek için ‘Supreme’ adı verilen yüce cadının yaşadığı bu okulda yaşamaya başlar. Zaman zaman geriye dönüşler yaparak 1600 ve 1900’lü yıllara da gitse de dizi 2013’te yani bu sezonun çekildiği senede geçiyor.
Cadılarımızın arasında Supreme’i canlandıran Jessica Lange, Supreme’in kızını canlandıran okulun müdürü sayılabilecek Sarah Paulson ve öğrenci cadıları canlandıran Taissa Farmiga, Emma Roberts ve Lily Rabe var. Ayrıca önceki sezonlardan tanıdığımız Evan Peters, Frances Conroy, Denis O’Hare de bu sezona dahil oluyor.
Bu sezonda cadılar bir yandan kendi soyunu devam ettirmek için, bir yandan kendilerini diğer cadı topluluklarından savunmak için, bir yandan da Supreme olmak için mücadele verirler. Bu mücadeler sırasında birçok tuhaf olay ve aşk üçgenleri ortaya çıkar. Bu sezonda oldukça fazla ilginç olay var fakat spoiler vermemek için maalesef sezonu ancak bu kadar özetleyebilirim. 🙂
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi AHS bir antoloji dizisi olduğundan diziye istediğiniz sezondan başlayabilirsiniz ve Coven da bu layığa değer bir sezon. Genellikle dizinin hayranları tarafından en iyi sezon olarak gösterilen Coven aynı zamanda AHS’nin de en çok izlenen sezonu. Coven gerek harika oyuncu kadrosuyla, gerek tuhaf olaylarıyla, gerek ikonik karakterleriyle hem hayranları hem de genel izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başarıyor.
Sezon geçmişte yaşamış cadılardan bahsederken ırkçılık ve kölelik problemlerine değinmeden de geçmiyor. Siyahi cadılar ve Voodoo Kraliçesi de sezonda göze çarpıyor. Dizi bu yandan geçmiş olayları günümüze bağlayarak bize tarih dersi de verebiliyor. Örneğin kölelerine işkence eden Madame Delphine Lalaurie kurgusal bir karakter gibi gözükse de aslında gerçekten yaşamış bir kadın.
AHS bir korku dizisi sayıldığı için sezonun ne kadar korkunç olduğuna da değinmem gerektiğini düşünüyorum. Sezon bence AHS’nin en korkunç olmayan sezonu. Birkaç sahne dışında korkunç olarak nitelendirileceğini düşünmüyorum. Bunu belirtiyorum çünkü genelde insanlar dizinin adına kanıp izlemekten vazgeçiyor fakat yine de en küçük korku sahnesinden bile tırsıyorsanız yazıyı buraya kadar okumanızın bir anlamı bile yok!