leon the professional

Léon: The Professional inceleme

Suç ile masumiyet arasına dağılmış iki insanın hikayesi: Léon: The Professional

Filmin içine gizlenen Leon gözlükleri Mathilda’nın saçlarının kütüyle müthiş ikiliyi oluşturarak bu ritmin içinde ışıl ışıl göz kırpıyorlar bize. Adı tanımlanamayacak bir zaman diliminden besleniyor film ya da zamansız bir zaman kuruyor kendine. Akıllara bunca kazınması belki bunu başarmasından. Tüm ölümsüz eserler böyle değil midir? Onların kendine ait zamanları vardır, bizim bilip tanıdığımız zamanın ucuna eklenirler. Kurdukları tüm yeni şeyleri içine alan yeni ve eskimez bir zaman. Her anı doldurulmuş, her parça bütünle uyumludur.

İlgili resim

Sevginin Gücü (orijinal adı: Léon: The Professional), Luc Besson tarafından yazılan ve yönetilen 1994 yılı Fransa yapımı bir filmdir. Konusuna gelirsek; Léon, ABD’nin New York şehrinde ikamet eden, patronu Tony’den aldığı işleri yapan bir tetikçidir. Hayatını kurallardan oluşturmuş, sert ve tam anlamıyla bir profesyoneldir. Ancak Mathilda adında küçük bir kızla yolları kesişince hiç alışık olmadığı bir dünyaya kapısını aralar.

İlgili resim

Dostoyevski der ki “Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.” Leon ile Mathilda’nın karşılaşması da böyle bir karşılaşmadır.

Mathilda, New York’ta yaşayan ailesi dağılmış 12 yaşında küçük bir kızdır. Ailesini sevmeyen Mathilda için en değerli varlığı küçük kardeşidir. Babası uyuşturucu işlerine bulaşınca mafya ailenin tüm bireylerini öldürür. O sırada alışverişte olan Mathilda ise olaydan kılpayı kurtulur ve Leon’un kaldığı daireye saklanır. Leon ise çok soğukkanlı bir katildir. Ancak Mathilda’ya karşı içten bir sevgi besler ve ona kol kanat gerer.

Mathilda ile Leon’un hayatlarının kesişmesi müthiş bir buluşmanın profesyonel tasarımı. Mathilda yüreğinde yanıp büyüyen yangını Leon’dan başka kimin varlığında böyle çokça söndürebilirdi? Kısa sürede oluşup büyüyen Mathilda’nın hüzün hikayesine Leon’un hikayesi eklenerek ortak hikaye güçleniyor, zenginleşiyor, sevgi ve Leon’un hayatında zaten olan mücadele artıp daha korkulu bir hâl alıyor çünkü mücadelenin kimliğine sevgi karışıyor. 1+1’in 2’den daha zengin bir hikaye oluşturmasının örneğidir Leon filmi.

Film, birtakım çevrelerce yaş farkı olan iki kişi arasında aşk olduğu iddiasıyla eleştirilmesine rağmen, Mathilda’nın Léon’a karşı olan hisleri normal aşktan ziyade, kendisine ilk defa iyi davranan birisi karşısında duymuş olduğu sevgidir. Her ne kadar filmin ilerleyen bölümlerinde aşık olduğundan bahsetse de, buradaki aşk ifadesi küçük bir çocuğun duygularını basitçe belirtme şeklidir. Léon’un da Mathilda’ya karşı duyduğu hislerde benzer şekilde hayatında o zamana kadar görmediği bir sıcaklığa duyulan özlem ve buna karşı verilen duygusal tepkidir.

leon sevginin gücü ile ilgili görsel sonucu

Leon karakteri iddia edildiği gibi sevgisiz değil. Gözünü kırpmadan insan öldürecek kadar soğukkanlı. Fakat aynı zamanda Mathilda ile kılıktan kılığa girip bil bakalım kim oynayacak kadar da çocuksu. Ayrıca geçmişine dair hiçbir detay da bilmiyoruz bunu da özellikle belirtmek isterim. Her gün düzenli olarak içtiği sütü ve de bir adet bitkisi var bildiğiniz üzere. Süt her daim arılığı, saflığı, masumiyeti sembolize eder, filmde de Leon’un çocuksu naifliğini ifade ediyor. Bitki ise kök salmayı, bir yerde kalıcı olmayı. İçinde hapsolanların dışındaki tüm sevgisini bitkisine veriyor. Sevme ve koruma duygusunu çiçeğin varlığıyla besliyor. Bunun yanında o kadar insanı rahatlıkla öldüren adam her gün bitkisinin tozlarını alıp onunla ilgilenmeyi, gittiği her yere götürerek onu yaşatmayı ihmal etmez. Bu da demek oluyor ki Leon aslında masum bir yan taşıyor ve göründüğünün aksine bir varlığı canlı tutmak istiyor. Fakat ne kadar istese de kök salmayı, buna kendini teslim etmeyi ve masum kalabilmeyi başaramıyor. Yaşam bunu yapmasına izin vermiyor. Sıkışıp kalıyor. İstediği hayat ile yaşadığı hayat bambaşka olsa da öldürmek değil yaşamak ve yaşatmak istiyor aslında. Zaten Norman Stansfield gelirken Mathilda’yı bina boşluğuna bıraktığı sırada, “Bana yaşama sevinci verdin. Mutlu olmak, yatakta uyumak, kök salmak istiyorum.” demesinden bunu anlıyoruz.

leon sevginin gücü ile ilgili görsel sonucu

İçi boşaltılmış onca aşk filminin arasında Leon, bir sevgi filmi, yürekleri yıkıyor, artık kullanıla kullanıla sıradanlaşmaktan kurtulamayan hikayelerden de sıyrılarak kendi özgünlüğünü kuruyor.

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir filmde aile içinde mutsuzlukla beslenen çocukların kalbi mutlu olamaz. Bu gerçeklik evrenseldir. İşte Mathilda’nın toprağını susuzluktan çatır çatır yaran gerçek de aile içi mutsuzluğun ta kendisi. Mathilda güçlü ama. Leon’u etkileyecek kadar güçlü. Ve bizleri de bir o kadar etkilediğinden, bu güçten biraz kendimize enjekte edebilme arzusunu duyuyoruz. Belki kapıyoruz bu güçten biraz da, kim bilir?

İlgili resim

Filme ritim kazandıran en önemli sahnelerden biri olan ve Mathilda’nın zekasını soğukkanlılığıyla birleştiren sahne, ailesi vurulduktan sonra marketten dönen Mathilda’nın kendi evini geçerek Leon’un kapısına dayanması. Filmin kurgusuna müthiş bir güç kazandırıyor bu sahne. Leon’un çantası. Aklımın görüntüsüne takılıyor şimdi. Daha aşağılara indiğimde ise paçası kısa pantolon ilişiyor zihnimin gözüne. İkisi de harika görüntü veriyor filme. Filmde eğreti duran bir şey var mı? Yok. Belki başka anlatımlarda etik olmayacağını düşünebileceğimiz şeyler bu filmde sorgulamaktan uzaklaştırıyor bizi. Anlamaya çalışıyoruz, kabulleniyoruz, sorgulamıyoruz. Örneğin Mathilda’nın intikam duygusunu ya da Leon’un yaptığı işi. Üstelik Leon’un geride bıraktığı acı hayatın bilgisini bize aktarmadan önce de yapmıyoruz bu eleştiriyi. Filmi ölümsüz kılan yönlerden biri de bu olsa gerek.

Aradan yıllar geçmiş, bu filmin bizim eleştirimize ihtiyacı var mı peki? Vardır, neden olmasın? Ama bizim de onu yeniden yazıp okumaya ihtiyacımız var, sevginin gücünü bir kez daha anlamak için. Çünkü sevgi, üzerine nefretle konuştuğumuz konulardan biri oldu artık. Leon’un Mathilda’yı sevmesi de kısa sürede oluyor değil mi? Kısa ve etkili bir kaynaşma onların arasındaki. Filmlerin hayatlara nazaran daha yalan olduğundan yakınıp dururuz ama bu bahsettiğim kaynaşma, gerçek hayatta yaşananlardan daha etkileyici ve daha önemlisi doğal görünümlü.

Kendisine karşı acımasız olan hayat karşısında Mathilda, acımasızlığı oynuyor. Öyle bir yaş aralığında ki.. Ne çocuk ne de bir genç kız. Bu arafta genç kız olmak Mathilda’yı daha çok çekiyor kendine.

(Spoiler uyarısı! Buradan sonrası tat kaçırıp seyir zevkinizi bozabilir).

Leon’un ölmesi.. Bunu hiç beklemiyorduk değil mi? Film bize haksızlık yaptı! Yüreğimizi bu kadar acıtmaya hakkı var mıydı? Ya Mathilda? O ne olacak Leon olmadan? Sonu mutlu olmayan masal…

leon sevginin gücü ile ilgili görsel sonucu

Mathilda intikam almak için öldürmeyi öğrenmek ister. Leon kendine bir amaç bulabilmek için ‘kök salmak’. İkisi de istedikleri hiçbir şeye sahip olamazlar, sahip olmak istedikleri tek şeyi ise kaybederler; birbirlerini…

İlgili resim

Filmin sonunda ise Mathilda “kök salmak” isteyen Leon’un dileğini gerçekleştirir ve bitkiyi parka eker. Shape of My Heart eşliğinde Mathilda’nın ellerinde kök salan Leon, istediği huzuru başka bir dünyada bulur. Burada kamera yükselerek önce ağaçları, sonrasında da gökdelenleri gösterir. Böylelikle filmin ilk sahnesiyle son sahnesi, aynı şekilde gösterilmiş olur. Tüm olanlara rağmen yine bir döngü karşımıza çıkar. Aslında aynı yerdeyizdir ama hiçbir şey ve hiç kimse aynı kalmamıştır.

İlgili resim

 

Hiçbir Mathilda’nın zayıf kolları, hiçbir Leon’u kurtarmaya yetmiyor…

 

Seyrederiz, Türkiye’nin dizi ve film platformudur. Sitemiz üzerinden dizi ve filmlere dair haberler, incelemeler, öneriler, eleştiriler gibi çeşitli içeriklere ulaşabilirsiniz.