Genç yönetmen Emre Erdoğdu’nun ilk filmi olan ve aynı zamanda senaristliğini de üstlendiği, gencecik oyuncu kadrosuyla oldukça gerçekçi bir bakıştan çektiği bu filmi sizler için inceledik.
Kar filmi incelemesi
Film, ilk olarak 2017 yılında Adana Film Festivali’nde gösterildi. Seyirciye sunulduktan sonra epey beğeni topladı ve birçok dalda ödül kazandı. Genç yönetmen Emre Erdoğdu’nun ilk uzun metrajlı filmi ve filmde yakın arkadaşı Hazar Ergüçlü başrol oynuyor.
Filmin Kadrosu
Filmin kadrosunun oldukça genç olduğunu söyleyebiliriz, filmde ünlü oyuncu Hazar Ergüçlü’ye Çukur, Pis Yedili gibi dizilerden tanıdığımız Halil Babür, filmde gösterdiği başarılı performanstan sonra Bartu Ben dizisinde başrolü kapan Nazlı Bulum ve genç oyuncular Ozan Uygun ile Doğaç Yıldız eşlik ediyor.
Yönetmen Emre Erdoğdu bizlere filmini oldukça farklı, güzel kamera açılarıyla sunuyor. Gerek prodüksiyonu, gerekse senaryosu ve kadrosu açısından tam anlamıyla cesur bir film olduğunu söyleyebiliriz. Filmin güzelliğini aldığı kısım da tam olarak burada. Anlatılmayan, görmezden gelinen şeyler filmde cesurca anlatılıyor, bunu seyirciye aktarırken de zihnimizi zorluyor ve estetiği asla bırakmıyor.
Filmin Konusu
Film ilhamını birçok farklı yerden, kavramdan ve olgudan alıyor. Film Antalya’nın gerçek sokaklarında, varoşlarında ve o dar hayatlarda geçiyor. Filmde bizi yirmili yaşlarına gelmesine rağmen hala liseyi bitirememiş, toplumdan kaybolmuş, itilmiş bir arkadaş grubu karşılıyor. Film bize şehrin varoşlarında sıkışıp kalmış, karanlık hayatlarına ışık arayan bir kuşağı anlatıyor. Birbirine bağlı ama bağları hepsini birden dibe götüren bir arkadaş grubu görüyoruz, konunun kırılma noktası ise birbirini hiç tanımamış, birbirinden apayrı hayatlar yaşamış ve tamamen zıt iki kardeşin yaşadıkları diyebiliriz.
Karakterler
Filmdeki karakterler klasik tiplemeler olmayan hepsi kendine özgü, apayrı ve gerçek karakterler. Filmdeki en önemli karakter ise Hazar Ergüçlü’nün oynadığı Müzeyyen karakteri. Müzeyyen yirmi yaşında liseye giden, toplumun dipte gördüğü, babasız büyüyen ve hayat kadını annesiyle beraber yaşayan agresif, cesur, sokaklarda kaybolmuş genç bir kadın. Çaresiz, kurtuluş arayan ama karanlık döngüsünden çıkamayan bir karakter. Müzeyyen kesinlikle bildiğimiz klasik sert kız tiplemesi değil, Müzeyyen özel ve oldukça gerçek bir karakter.
Filmdeki alt sınıfı bu arkadaş grubu oluştururken filmde bir de küçük burjuvamız var. Ali karakteri, ortalamanın üstünde bir hayat yaşamış, toplumun akıllı, başarılı ve temiz olarak gördüğü 18 yaşında bir genç. Ali, babasının yıllar önce Müzeyyen’in annesiyle yaşadığı ilişkiden Müzeyyen adında bir kardeşi olduğunu öğreniyor. Bolu’da yaşayan Ali, Antalya’ya kendisinden çok daha kötü, şanssız ve dipte bir hayat geçirmiş kardeşiyle tanışmaya gidiyor. Haliyle Müzeyyen ve arkadaşları temiz yüzlü, saf Ali’yi bir güzel hırpalıyor. Ama Ali ise asla vazgeçmiyor. Kız kardeşi Müzeyyen’e kendini kanıtlamak için her şeyi yapıyor. Babası gibi olmadığını ve babası gibi olmamak için Müzeyyen’i Bolu’ya götürmek istiyor. Kendini iyice onların içine sokuyor, temiz çocuğumuz kendini kanıtlamak için her şeyi yapıyor.
Filmde bir diğer önemli karakter de Halil Babür’ün oynadığı Hazerhan karakteri. Hazerhan sokakların pis, kötü karakteri. Sayabileceğimiz çok fazla iyi bir yönü yok, grubun zorba, sert, agresif çocuğu Hazerhan’ın aynı zamanda Müzeyyen’le ilişkisi var. Grubun diğer üyelerinin de Hazerhan’dan çok haz ettiğini söyleyemeyiz.
Filmdeki diğer önemli karakterlerden Bekir de yine şahsına münhasır bir kişilik. Grubun dürüst, eğlenceli, cesur çocuğu Bekir, siyaset ve politikanın ailesinden çok şey almasından ötürü apolitik bir karakter. İşte bu da filmde değinilen bir diğer olgu. Önceki neslin yaşadıklarının apolitikleştirdiği bir kuşak göndermesini net şekilde görebiliyoruz.
Gruptaki bir diğer genç kız ise bu filmdeki performansından sonra oldukça öne çıkan Nazlı Buldum’un oynadığı Ebru. Grubun gözbebeği, neşesi. Yaşadığı her şeye rağmen her zaman olumlu bakmaya çalışan bir tipleme ortaya konmuş. Müzeyyen’i sakinleştiren, sevindiren ve yanından ayrılmayan Ebru grubun renkli bir karakteri.
Neden özel bir film?
Filmdeki en güzel detaylardan birisi, karakterlerin hiçbirinin özel hayatına girilmemesine, arka planları çok anlatılmamasına rağmen, karakterler ve yaşadıklarnını dopdolu aktarılmış olması. Her şeyin bütün hisleriyle yansıtıldığı bir film diyebiliriz. Filmin bizce en etkileyici olduğu şey, bizlere anlattığı hikayenin olduça gerçek ve yalın anlatılması. Bu da bizlere yaşattığı hisleri dolu dolu yaşatıyor. İnsanı gerçekten de sarsıyor, uyandırıyor ve tiksindiriyor.
Değinilen o kadar toplumsal olgu, kavram ve kural var ki. Banliyölerdeki klişelerden tutun da aile kavramının anlamına kadar. Filmin cesurluğu da biraz burada. Suya sabuna dokunan, anlatılmayanı anlattığı için özel bir film.