Hakettiği Değeri Göremeyen Yapımlardan: Limonata

Blood is Not Lemonade

Ali Atay, yönetmen koltuğuna ilk kez oturduğu Limonata‘nın senaryosunu  Ertan Saban ile birlikte yazmıştır.  Başrollerini Serkan Keskin ve Ertan Saban paylaşmaktadır.

 

serkan keskin ali atay onur ünlü ile ilgili görsel sonucu

Ali Atay ve Serkan Keskin dendiği zaman konuya ne yazık ki Leyla ile Mecnun’dan başlamak zorunda kalıyoruz. Birbirlerini normal hayatlarında da oldukça seven bu ekip, Onur Ünlü önderliğinde ortaya oldukça güzel ve farklı bir iş çıkardı. Leyla ile Mecnun beğenerek izlediğim, çok sevdiğim bir diziydi. Fakat ne yazık ki birçok insanın gözünde Serkan Keskin, İsmail Abi olarak, Ali Atay da Mecnun olarak kaldı. İkisi de birbirinden farklı yüzlerce karakteri defalarca canlandıran, tiyatro kökenli çok iyi oyuncular olmalarına rağmen bir kesim onların İsmail Abi ve Mecnun olmasında ısrar ediyor. Gerçekten de Serkan Keskin’i ve Ali Atay’ı yolda görüp ‘’Hop’’ diye bağırma furyası artık bitmeli.

 

film limonata ile ilgili görsel sonucu

Filmin konusundan kısaca bahsetmekte fayda var. Makedonya’da yaşayan ve eski bir tır şoförü olan Suat’ın ölmeden önceki son dileği; yıllar önce İstanbul’da tanıştığı bir kadın ile yaşadığı ilişki sonrası doğan oğlunun (Selim) bulunup yanına getirilmesidir. Sakip, babasının isteği üzerine yeni öğrendiği üvey kardeşi Selim’i getirmek üzere Makedonya’dan Kocamustafapaşa’ya yollara düşer. Sakip, Selim’i bulur bulmasına da Selim’in Makedonya’ya gitmeye veya bir babası olduğunu kabul etmeye niyeti yoktur. Sakip ise bu durum karşısında Selim’i kaçırmaya karar verir ve iki kardeş Makedonya’ya doğru yola çıkar. Sonrası ise leziz bir yol hikayesi. Aslında tam anlamıyla yol hikayesi demek yerine ‘’Yolda Olmanın’’ hikayesi demek bu film için daha şık olur. Bu yol türün birçok örneğinde olduğu gibi sadece ikilinin bir araba içerisindeki yolculuğu olarak değil de iki kardeşin birbirini tanıdığı bir serüven olarak tanımlamak daha doğru olacaktır.

İstanbul ve Makedonya olmak üzere iki ayağı olan filmin İstanbul’da geçen bölümleri son derece başarılı, nitekim şehirler veya semtler hakkında kullanılan espriler yerli yerinde kullanılıyor. Benzer komedi filmlerinde kullanılan yerli yersiz küfürler bu filmde de var ama olması gerektiği gibi. Bu sahneler seyirciyi güldürmeyi başarıyor ve edilen küfürler iğreti gelmiyor. Karakteri incelerken “Bu karakter burada bu lafı kullanır.” şeklinde düşündürtmeyi başarıyor da diyebilirim. Yine, Selim’in agresif, kaba ve küfürlü tavrının aksine Sakip’in oldukça naif bir karakter olması ise hem konunun tutarlılığı hem de filmin mizahi tarafı açısından oldukça iyi yazılmış detaylar.

Ali Atay’ın bu ilk yönetmenlik denemesinde birçok açıdan iyi iş çıkardığını söylemek mümkün. Tercih edilen renk skalası filme dinamik bir hava katıyor. Özellikle yolculuk sırasında kullanılan dış çekimlerde tercih edilen sarımtırak renkler fondaki müzik eşliğinde başarılı bir sinematografi oluşturuyor. Bunlar Limonata’nın ilk film olması sebebiyle önemli detaylar. Nitekim, Ali Atay’ın yönetmenlik yolculuğuna sinemasal anlamda değerli tercihlerde bulunarak başlaması sevindirici. Birlikte yola çıktığı oyuncuların, başta Serkan Keskin olmak üzere son dönemin en iyi oyuncuları olması ise Ali Atay için büyük şans. Öyle ki bugün Serkan Keskin, oyunculuğuyla tek başına vasat bir filmi seviye atlatabilecek yetiye sahip. Tüm bunlar filmin olumlu detaylarıyken senaryo, filmin en büyük handikapı. Makedonya’ya varana kadar bir şekilde akan senaryo son yarım saat tam anlamıyla çuvallıyor. Filmin, içerisine yedirilmek için eklenen zoraki sahneler, anlamsız diyaloglar ve yaratılmak istenen dramatik yapı son derece akıcı bir şekilde ilerleyen filmi bir anda sıkıcı bir drama dönüştürüyor. Bu anlamda günümüz ana akım romantik komedilerin uyguladığı formülü uygulamaya çalışan ve seyirciyi biraz da üzelim derdine düşen senaristler ne yazık ki filmin başarılı yapısını bozuyorlar.

 

film limonata ile ilgili görsel sonucu

Eleştirdiğim nokta; bu filmin en zayıf noktalarından biri olan drama duygusunu etkileyen nokta. Film sonlarında vermek istediği dram duygusunu kendi gerçekçiliğine uygun olarak bize veremiyor, çünkü; o ana kadar bunun altyapısını tam oluşturamıyor. Eğer yol kısmında karakterlerimizin derinliklerine tam anlamıyla inebilseydik filmin son kısmı çok daha iyi olabilirdi. Övmek istediğim nokta ise yolun inanılmaz eğlenceli oluşu. Özellikle Ciguli’li Bulgar Düğünü sahnesi filmin en iyi sahnelerinden biriydi.

Son olarak bir de teknik olarak eleştirip Limonata’nın güzel taraflarından devam edeceğim. Filmin teknik olarak bir ses sorunu olduğu ortada. Ne yazık ki bazı sahnelerde replikler oldukça boğuk bir hale geliyor ve oyuncuların söyledikleri tam olarak anlaşılmıyor.

İlgili resim

Bu olumsuz yanların yanında Limonatayı değerli kılan bir çok olumlu etken var. Naif ve kalbe dokunan hikayesi, inanılmaz gerçekçi semti ve karakterleri, Serkan Keskin ve Ertan Saban’ın muhteşem oyunculukları. Selim’in Bulgaristan’da olduğunu anladığı ilk andaki şaşkınlığı, saatler sonra ilk sigarasını yaktığında aldığı keyif ve Sakip’in tatlı Balkan şivesi için bile bu film izlenir. Yine Luran Ahmeti’nin ve ekranda çok kısa süre kalmasına rağmen hepimizi büyüleyen Funda Eryiğit’in de oyunculuklarının çok iyi olduğunu belirtmek gerekiyor.

Ve yeri gelmişken filmin muhteşem müziklerini de övmeden geçmemeliyim. Filmin müziklerinin, bana göre müzikal anlamda bu ülkeye gelmiş en iyi şeylerden biri olan Gevende grubuna ait olduğunu söylersem müzikleri daha fazla övmeme gerek kalmaz, herkes ortaya çıkan işin ruhunu ve iyiliğini anlar.

İlk film olmasına ve eksikleri olmasına rağmen Limonata; Recep İvedik ve türevlerinin, Youtuberların, matematiği belli BKM yapımlarının giderek ele geçirmeye başladığı Türkiye Komedi Sinemasında küfrü de, hüznü de, eğlencesi de tam dozunda ayarlanmış film. Selim’in Bulgaristan’da tanıştığı Funda Eryiğit’in canlandırdığı Nihal karakterine ‘’Biz de şampiyon olduk işte’’ dediğinde, Nihal’in ‘’Biz duymadık. Geçen sene Galatasaray şampiyon oldu sokakları görecektin.’’ minvalinde konuştuğu sahne bile bu filmin etkileyiciliğini anlatmaya yeter. Herkesin dünyası öyle küçük ki… Herkes kendi sahasında top koşturuyor ve şampiyon oluyor ama bu durum bir ikinci kişiyi asla ilgilendirmiyor.

film limonata ile ilgili görsel sonucu

Ali Atay bir röportajında ”Daha önce fotoğraf bile çekmemiştim ama kendimiz bir senaryo yazmak ve başkalarının filmlerinde rol almaktansa kendi filmimizi yapalım istedik.” diyor. Açıkçası, Onur Ünlü ile çalışmasının bu filmde büyük bir rolü var diye düşünüyorum ve her genç sinemacı ne yazık ki ilk filmlerini çekip, dağıtmak için bu denli şanslı değil. Her şeye rağmen örnek alınması gereken bir açıklama. Önce iyi bir çıkış noktası bulmak, ardından ise bu hikayeyi senaryolaştırmak gerekiyor. En azından bir şekilde kar amacını arka plana atmış, sinema yapmayı kafasına koymuş genç yönetmenlerin bu şekilde çalışması oldukça önemli.

Ali Atay, yönetmen koltuğuna oturduğu bu ilk filmi babasına ve Ertan Saban’ın 25 yaşında kanserden vefat eden eşi İnci’ye adamıştır. “Babam öldüğünde 16 yaşındaydım, ona vereceğim çok şey vardı ama çok küçüktüm; şu an 40 yaşına gelmek üzereyim ve babama bir film hediye ettim.” diyor. Ve filmde Ertan Saban’ın evlilik yüzüğü ile oynaması kameranın yüzüğü gözümüze sokmadan göstermesi de ayrı bir güzellikti.

 

blood is not lemonade ile ilgili görsel sonucu

Filmin isminin Limonata  olmasıyla ilgili tek bir ipucu var. O da bir duvar yazısı: Blood is not Lemonade (Kan limonata değildir) Sanırım Balkan’ların yakın geçmişinde yaşanmış onca acılı günlere, kayıp canlara bir gönderme.

Özetlemek gerekirse konusu için çok farklı bir konu diyemem ama oyuncukları ile çok samimi bir filmdi diyebilirim.  Güzel mesajlar veren bu filme mutlaka bir şans verin.

 

Seyrederiz, Türkiye’nin dizi ve film platformudur. Sitemiz üzerinden dizi ve filmlere dair haberler, incelemeler, öneriler, eleştiriler gibi çeşitli içeriklere ulaşabilirsiniz.