wp4657570

The Dreamers İnceleme

"Belki de ekran, gerçekten bir aynadır bizi ekrana yansıtan."

svg%3E

Filmde zorlu bir dünyanın insanın üzerinde yarattığı bedensel ve ruhsal deformasyon konusu,  Bernardo Bertolucci’nin yetenekli ellerinde şahane bir şekilde işlenmiş.  Bugünün genç sinemaseverleri için Bernardo Bertolucci, başta “Stealing Beauty” olmak üzere büyük yapımlarla adı anılan bir isim. Ancak yönetmenin geçmişine baktığımızda farklı tablolarla karşılaşmak da mümkündür. Bu tablolardan biri de haliyle “The Dreamers“. Film, masum bir adamın bir sabah uyanması ve kendini anlaşılmaz komplolar zincirinde bulması gibidir. Nitekim bu temaya özellikle Godard üstadın gayet layıkıyla evirip çevirdiği bu ünlü entrika yumağı “The Dreamers“da çıkış noktası görevini görmektedir. Alışılmadık bir mizah duygusuna sahip olan film, Bertolucci’nin anlatmak istediği fakat bir türlü ağzından bakla çıkmadığı yapımdır. The Dreamers‘ın Başrollerini Michael Pitt, Louis Garrel ve Eva Green üçlüsü paylaşmaktadır. “Sinema yeteneği” dediğimiz şeyin büyük bir kısmını kurgu konusunda verilen yaratıcı ve doğru kararlar oluşturur. İşte Bertolucci de bu üçlüyle aynı ilacın reçetesini yazmaya çalışmıştır.

Film; 1968 yıllarında, okumak için Amerika’dan Fransa’ya gelen Matthew’un, “s  inematek”in kapatılışı ile  ikiz kardeşler Isabelle ve Theo’yla tanışmasını ve bu üçlünün kurduğu farklı arkadaşlık ilişkilerini konu alır. Ayrıca filmin başında, Matthew’un Shock  Corridor’dan (1963) alınan bir kesit üzerine söylediği “Belki de ekran gerçekten bir aynadır bizi ekrana yansıtan” sözü, izleyiciye filmin biçimiyle ilgili önemli bir ipucu verir.

Yönetmenin izleyiciye gösterdiği yönleriyle Isabelle’in bir Che figürü olarak kendisini “sinematek”in kapısına zincirlemesi, Theo’nun savaş karşıtlığı ve eylemci duruşu gibi ayrıntılar yalnızca karakterlerin dışarıdan nasıl göründüklerini aktarır; aslında kim oldukları ikizlerin bulduğu “hangi film?” oyunu üzerinden öğrenmeye başlarız. Oyuna konu olan film kesitleri “Queen Christina (1933)” ile başlar ve “Mouchette (1967) ile  son bulur. Bununla birlikte “Blonde Venus (1932)”, “Scarface (1932)” gibi daha birçok filme atıfta bulunan yönetmen Bertolucci, sunduğu her kesit ile bir kırılma noktasını ifade eder ve izleyicinin, karakterlerin ilerleyen kimlik arayışları üzerine düşünmesini sağlar.svg%3E

Isabelle’in, kardeşiyle içinde bulunduğu ensest ilişkinin ailesi tarafından öğrenilmesi üzerine intihar denemesi gerçekleştirdiği sahnede Bertolucci’nin seçtiği film kesitinin “Mouchette’ten olduğunu görürüz.  Mouchette bir süre alkolik babası, ölüm döşeğindeki annesi ve bakmakla yükümlü olduğu kardeşiyle hayatını devam ettirmeye çalışır; fakat yardım etmeye çalıştığı adam tarafından tecavüze uğraması ve bu sebeple kasaba halkı tarafından fahişe ilan edilmesi, onu destek gördüğü bir hayat kurma hayalinden uzaklaştırarak intihara iter. Isabelle’in Mouchette’le benzer koşullarda olduğuna inanması ve “hayalci” olduğu göz önüne alındığında, seçeceği yolun intiharını bir film karakterininki ile birleştirmek olacağı düşünülebilir. Mouchette ve Isabelle’in ortak noktası olan çaresizlik bir noktada birbirinden ayrılır:  Mouchette, çaresizliğini hayatı boyunca süregelen eylemsizlikten kurtulup bir tepkiye dönüştürmek için kullanırken Isabelle bunu bir kaçış olarak görür. Mouchette’in teşebbüsü sonuç bulur ancak Isabelle’inki dışarıdan cama atılan bir taşla yarım kalır. Isabelle’in de tarif ettiği gibi sokak uçarak odaya girer ve üç arkadaşın farklı bir dünya algısı üzerine kurdukları “içerideki dünya”yı sonlandırır. Karakterler, sürdürdükleri kimlik arayışını dışarıdaki hayatı keşfederek tamamlarken Bertolucci de taşla insanı eyleme döndürebilecek asıl hareketin sokakta olduğunu işaret eder. Böylece içten dışa, düşten gerçeğe, diğer insanların bakışı ile üç arkadaşın dünyası arasında bir yolculuk gerçekleşir.svg%3E

Bertolucci’nin The Dreamers  ile sunduğu katmanlı yapı, kendinden birtakım referanslar alıp gerçekliği ve katarsisi yine sinema üzerinden yaratması, bir bakıma bir yansıma, hatta gerçekliğin bir tür simülasyonu olan sinemanın ne kadar geliştiğinin ve yeri geldiğinde ne kadar derin olabileceğinin göstergesidir.

 

Seyrederiz, Türkiye’nin dizi ve film platformudur. Sitemiz üzerinden dizi ve filmlere dair haberler, incelemeler, öneriler, eleştiriler gibi çeşitli içeriklere ulaşabilirsiniz.