Yeni Netflix Türk dizisi Aşk 101 inceleme
The Protector ve Atiye’nin ardından Netflix’in üçüncü orijinal Türk dizisi Aşk 101, geçtiğimiz saatlerde yayımlandı.
Dizi, lise ikinci sınıf öğrencisi olan, dört birbirinden ‘kötü’ öğrencinin ve öğretmenlerin gözdesi ‘iyi’ bir öğrenci olan Işık’ın hikayesini anlatıyor. Bu öğretmenlerinin tabiriyle birbirinden kötü dört öğrencinin yani Sinan, Kerem, Osman ve Eda’nın okuldan atılmasını engelleyen tek bir şey var, o da ikinci müdür yardımcısı Burcu öğretmen.
Burcu öğretmenin tayini çıkınca, okuldan atılmamak için sevgili öğretmenlerini okulda tutmanın bir yolunu arıyorlar ve öğretmenlerini İstanbul’da kalmaya ikna edecek birine aşık etmeye çalışıyorlar.
Ailesinden sevgi göremeyip dedesiyle birlikte yaşayan Sinan’ın, öfke problemleri olan ve ailesinin kendisinden hiçbir beklentisi olmayan Kerem’in, ailesi tarafından çok baskıyla büyütülen Işık’ın, dışarıdan çok cesur görünmesine rağmen daha ailesine seçmek istediği mesleği bile söyleyemeyen Eda’nın, aile ekonomisine çok büyük bir katkısı olan ve babasının kendisiyle gurur duymasını isteyen Osman’ın; zaten aileleriyle ve romantik ilişkileriyle problemleri varken bir de okuldan atılmamak için Burcu öğretmenin aşk hayatıyla ilgilenmektedirler. Bu da ortaya birbirinden haz etmeyen, beraber zaman geçirmekten hoşlanmayan, beraber zaman geçirdiklerinde de sürekli kavga eden bir arkadaş grubunu çıkartır.
Birbirini böylesine sevmeyen bir grubun yakın arkadaşlara dönüşmesini izlemek keyifliydi ya da sadece ben böyle şeyler izlemekten zaten hoşlanıyorum.
Evet yakın arkadaş olmalarını görmek keyifliydi ama bu aşama çok aceleye getirilmiş ‘Hadi sarhoş olup eğlenelim daha sonra da en yakın arkadaş olalım.’ denilmiş gibiydi. Onların birbirini tanıma aşamasını daha fazla ve daha detaylı bir şekilde izlemeliydik.
Dizinin müzikleri güzeldi ve o lise havasını da verebilmişti, sosyal medyada çoğu kişi de böyle düşündüğüne dair paylaşımlar yaptı.
İlk birkaç bölüm oyuncular rollerinde zorlama duruyordu ve yine ilk birkaç bölümde çok fazla Türk dizisi klişesi ve Netflix dizisi klişesi birbirine karışmıştı. Bu da seyir zevkini gerçekten bozuyordu. Seyir zevkini bozmasa da izlerken bize garip gelebilecek şeylerden biri de 16-17 yaşındaki lise öğrencilerinin öğretmenleriyle şarap eşliğinde aşktan bahsetmeleri gibi olayların yaşanmasıydı. Evet bu bir dizi ve bazı olayların gelişebilmesi için bu tarzda şeylerin olmasına ihtiyaç var ama 90’lar Türkiye’sinde yaşanamayacak olaylar yaşanmıştı.
Bölümler ilerledikçe oyuncular karakterine daha çok oturmuştu ve vermek istedikleri mesajları daha iyi yansıtabilmişlerdi. Burcu öğretmenin nişanlısıyla olan sahneleri ve kendini sevmek ile ilgili verdikleri mesaj hoşuma giderken, sürekli olarak direkt yüzümüze çarptıkları mesajlar yüzünden dizinin tamamı boyunca nasihat dinliyormuş gibi hissettim.
Eğer gençlik dizileri izlemekten keyif alıyorsanız, daha önceki Netflix Türk yapımlarını izlemiş ve benim gibi diziye çok düşük beklentiyle başlarsanız, klişe izlemek sizi rahatsız etmiyorsa diziyi beğenebilirsiniz. Dizinin de zaten çok büyük bir iddiası yok. Zaman geçirmelik, çerezlik bir dizi arıyorsanız bu diziye bir şans verebilirsiniz.