“Ve Kuzu yedinci mührü açınca göğü bir sessizlik bürüdü, bu yarım saat kadar sürdü ve yedi melek ellerindeki borazanı çalmaya hazırlandılar.” İncil’e ve Hristiyanlık inancına göre kıyametin kopması için ilk önce 7 mühür açılacak, açılan her bir mühür 7 borazanı çalmasını sağlayacak. 7 borazan ise 7 kaseyi harekete geçirecek. Sırayla açılan bu mühürlerin en sonuncusu yani yedincisi açıldığında ise büyük depremler olacağı ve gökten kocaman taşlar yağacağı söyleniyor. Mühürleri açan kuzu ise saflığı ve temizliği ifade eder. İnanca göre kötülüğü ve dünyanın sonunu getirecek olan kuzudur. Kuzu aynı zamanda Hıristos’u yani Hz. İsa’yı temsil eder.
“Det Sjunde Inseglet(Yedinci Mühür)” kuşkusuz sinema tarihinin en önemli yapıtlarından biridir. 1957 yılında “Ingmar Bergman” tarafından yönetilen bu film, günümüzde bile hâlâ tazeliğini korumakta.
Şövalye Antonius Block silahtarı Jöns ile birlikte, Haçlı Savaşları sırasında, tam on yıl boyunca “Kutsal Topraklar”da savaşmıştır. Dini amaçlar uğruna, evinden kilometrelerce uzağa, ölmeyi göze alarak, öldürmeye gitmiştir. Öldürmüş ve ölümler görmüştür. Savaş bittikten sonra memleketi İsveç’e dönüş yoluna koyulduğunda memleketinin ve halkının veba salgını ile can çekiştiğini görür. Block isyan etmeye başlar. Antonius Block’a göre Tanrı nasıl olur da böyle bir şeye izin verir ve Tanrı’nın varlığından şüphe duymaya başlar.
Antonius Block evine vardığında onu siyahlar içerisinde biri karşılar. Block kim olduğunu sorduğunda “Ben Ölüm’üm.” diye bir yanıt alır. Bunca zaman yakınında bulunmuş Ölüm bu sefer Block için gelmiştir. Ölüm ona yaklaştığında Block Ölüm’e “Dur bir dakika!” dediğinde Ölüm konuşur: “Hep böyle dersiniz ama ben süre tanımam!” Sonrasında Block telaşla satranç oynayıp oynamadığını sorar ve olumlu yanıt alınca ona bir satranç maçı teklif eder. Maçı Block kazanırsa Ölüm onun peşini bırakacak ancak eğer Ölüm kazanırsa şövalyenin canını alacak. Ölüm bu mücadeleyi kabul eder. Block bu maç sırasında kazandığı süreyi Tanrı hakkındaki gerçeği aramak ve hayatında gerçekten anlamlı bir şey yapmak için kullanacaktır. İkisi arasındaki bu ikonik mücadele film boyunca bizlere aktarılır.
Ingmar Bergman’ın en önemli filmlerinden biri olan Yedinci Mühür, varoluşçu sinemanın en değerli adımlarından biridir. Yönetmenin üçüncü dönem eserleri arasında gösterilen yapım hayata gözlerini bir rahibin oğlu olarak açan ve çocukluk depreşimlerini ve inanç sorgulamalarını elle tutulur cisimlere büründürebildiği, izlenmeye değer, kafa yoran yapımlarının başında gelir. Ölüme canlı kanlı bir beden bahşeden yönetmen, savaşın içinden gelen ve ölümü çok iyi tanıdığını iddia eden bir şövalyeyi ona rakip olarak bizlere tanıtır. Hayat aslında bir strateji oyunudur ve iki katil bu oyunda karşı karşıyadır. Öldürmek isteyen ve bazı sorularına cevap alamadan ölmek istemeyen olarak…
96 dakikalık filmde biz de yönetmenle beraber inancı, hayatı ve ölümü sorgularız. Ölümden korkan insan ırkının öldürmeye ne kadar hevesli olduğunu merak ve şaşkınlıkla seyrederiz karanlıklar arasında gidip gelen bu sakin anlatımla. Filmin lirik havası içinde inanç kisvesine bürünen din adamlarının en küçük bir fırsatı bile kaybetmeden kitleleri nasıl bir yıkıma ve düşmanlığa sürüklediğini görürüz.
Antonius Block’un Tanrı’yı sorgulamasından bahsetmiştik. Filmin ilerleyen kısımlarında kiliseye giden Block Tanrı’yla ilgili sorularını Papaz’a anlatır ancak sorduğu soruların hiçbirine yanıt alamaz. Block ayrıca Ölüm’le karşılaşmasından ve satranç maçından da bahseder. Papaz Ölüm’e nasıl karşı koyduğunu sorduğunda Block sırrını paylaşır ve film boyunca belki de yapacağı en büyük hatayı yapar. Çünkü aslında Block’u dinleyen Papaz başından beri Ölüm’dür. Antonius başladığı yere geri dönmüştür. İçinde doğup dışarıya taşan isyan tekrar içinde sonlanmıştır. İç huzuru bulmaya çalışan bir canlı için bu en kötü kısır döngüdür.
Block daha sonrasında küçük bir akrobat grubu olan aile ile karşılaşacaktır. Antonius Block bu akrobat aileye bir sonraki gösterileri için gitmeleri gereken yere yol göstermeye karar verir. Şövalye onlar sayesinde güzel ve saf dünyanın hayalini kurmaya başlayacaktır.
Artık filmin sonlarına doğru geldiğimizde Antonius Block satranç maçında kaybediyordur. Çaresizce taşları yanlışlıkla yapmış gibi gösterip devirmeye çalışır fakat Ölüm’ü aldatmak imkansızdır. Zaten taşların yerini hatırlayan Ölüm taşları tekrar dizdikten sonra Antonius Block’a sonraki hamlesinde onu mat edeceğini söyler. Şövalyeyi şimdilik bırakan Ölüm onu tekrar gördüğünde sadece şövalyeyi değil çevresindeki herkesi almaya geleceğini söyler. Şövalye için artık kendi ölümünün bir anlamı yoktur. Fakat ailesi için endişe eder ve ölümün dikkatini dağıtarak ailesinin kaçmasını sağlar.