Felsefe insanoğlunun kendisi kadar eski bir bilimdir. Tarih boyunca sayısız filozof tarafınca yorumlanmış sorulara dayalı bir bilim dalıdır. Tabii ki de bu konu hakkında uzunca bir tanım yapmayacağız. Listeye geçmeden önce listedeki filmlerin kendi kişisel görüşlerimize göre sıralandığını söylemekte fayda var. Daha fazla uzatmadan, işte ufkunuzu genişletecek 8 felsefi film:
8. When Nietzsche Wept
2007 yapımı “When Nietzsche Wept” dram türünde bir film. Irvin D. Yalom tarafından yazılan aynı isimli bir romandan uyarlanan bu yapım 19. yüzyılda Viyana’da geçmekte. Filmde Genç Rus ozanı olan Lou Salome, tanındık bir fizikçi ve ayrıca doktor olan Josef Breuer’dan arkadaşı Friedrich Nietzsche’ye yardım etmesini istemesini ve doktor kabul ettikten sonra yaşananları anlatıyor. Kötü çekim tekniklerini göz ardı edersek kesinlikle izlenmeye değer bir film.
7. The Pervert’s Guide to Ideology
Yönetmen Sophie Fiennes ve “popüler filozof” Slavoj Zizek’in ortaklığından ortaya çıkan 2012 yapımı “The Perverts Guide to Ideology”belgesel türünde bir film.
Filmde rüyalarımızın psikanaliz kadar sinemaya da etki ettiğini tartışıyorlar. Ayrıca Zizek, belirli film sahneleri üzerinden verilmek istenen asıl mesajları inceliyor.Yaşadığımız toplumu post modern olarak niteleyen Zizek, topluma tüketim ideolojisinin hakim olduğunu, toplumun değerlerinin ise haz almak, fantezi ve arzu olduğunu söylüyor. Filmde birçok ünlü filmin yanı sıra başlıca firmaların reklam filmlerinde verdiği mesajları da inceliyor.
Kısacası filmde bahsedilmek istenen konu düşlerimizin dahi bulunduğumuz toplum tarafından belirleniyor olması. Yani hayallerimizin bile bize ait olmaması. E, iyide nasıl? İşte film o “nasıl? ” sorusunu yanıtlamak üzerine kurulu bir belgesel.
6. Ikiru(To Live)
Gerçekten de eski olan 1952 yapımı filmin konusu şöyle: 30 yıldır aynı işte çalışan, gerçekten de sıkıcı ve monoton bir hayatı olan Kanji Watanabe mide kanseri olduğunu öğreniyor. Bir oğlu ve bir kızı olan Kanji acısını çocuklarıyla paylaşmaya çalışır ancak tek eline geçen kalp kırıklığı olur. Kanji daha önce hiç sorgulamadığı hayatın onun için ne anlama geldiğini sorgulamaya başlayacaktır. filmde Kanji’nin hayatının son günlerini anlamlı geçirmeye çalışması ve bu günlerinde hayatın anlamını sorgulaması konu edilmiş. Siyah beyaz olmasına rağmen son derece başarılı olan hikayesi ile izleyiciyi çeken Dram türündeki bu filmi kesinlikle izlemelisiniz.
5. Inception
Christopher Nolan’ın yönettiği “Inception” 2010 yılına damga vurmuş, 8 dalda Oscar adayı ve 4 Oscar kazanan bir film. Filmde insanların zihnine girebilme ve fikirlerini çalabilme gibi çok nadir bir yeteneğe sahip olan hırsız Dom Cobb’un imkansız bir görev alması ve ardından gerçekleşen olaylar anlatılmakta
Dom Cobb yeteneği ile birçok şey kazanmış olsa bile sevdiği her şeyi kaybetmiş birisi. Karısının ölümü yüzünden suçlanan Cobb bir kanun kaçağı ve bir daha asla çocuklarını görememekle karşı karşıya. Ancak Cobb’un bu durumdan kendini kurtarması için bir şans doğuyor ve tek yapması gereken imkansız olarak nitelendirilen bir görevi yerine getirmek. Bu görev işi veren kişinin yani Saitama’nın en büyük rakiplerinden birisi olan kişinin ölüm döşeğinde olması ve mirasını oğluna yani Fischer’e bırakacak olması. Cobb’un yapması gereken ise oğlunun zihnine babasının mirasını ve beraberinde imparatorluğunu yok etmesi fikrini Fischer’in zihnine yerleştirmesi.
Soluksuz izleyeceğiniz ve harika görsel efektlerle büyüleneceğiniz “Inception” listemizde 5. sırada.
4. Stalker
Stalker’da bilinmeyen bir zamanda bilinmeyen bir yerdeyiz. Burada kıyamet sonrası oluşturulmuş askerler ile korunan “Zone” adlı esrarengiz bir bölge vardır. Bu bölgeye giren kişinin bütün dünyevi tutkularının anında gerçekleşeceğine dair söylentiler dolaşmaktadır. İçerisinde yaşayan güç insanoğlunun hayal etmesi dahi mümkün olmayacak güçteki bir varlıktır. Zone’a sadece gerekli olgunluğa erişmiş cesur Stalker’lar girebilmekte, bölgeye giren insanlara eşlik etmektedirler.
Filmde kahramanımız ailesinin tüm itirazlarına aldırmadan bir bilim insanına ve bir yazara eşlik etmeye karar verir ve sonrasında olaylar gerçekleşir. Film 1979 yapımı ve dram/fantezi türünde. Stalker birçok anıyla insanı şaşkına çeviren ve bugün bile tazeliğini koruyan bir yapıt. Gösterime girdiği zamanda Sovyet rejimi tarafından fazlasıyla eleştrilen film yönetmenin en cesur filmlerinden biri olarak tanınmayı sonuna kadar hak ediyor. Ayrıca filmin finalinin yarattığı hayranlık duygusu etkisini hiç yitirmiyor. Harika hikayesi ile bizleri etkileyen “Stalker” kesinlikle izlemeniz gereken bir film.
3. Matrix
Bu filmin listede bulunmasına şaşıranlar olabilir. “Matrix” açıklamaya bile gerek duymayan zamanının ötesinde olan bir film. Çoğunuzun “E, iyi de Matrix aksiyon filmi. Bu listede ne işi var” dediğini duyar gibiyim. “Matrix” ideolojisi çıktığı zamanlarda, hatta bugünlerde bile insanın aklında büyük bir soru işareti bırakmakta. Film Bildiğimiz her şeyin yanlış olduğunu, bir simülasyonun içininde yaşadığımızın ve yaşadığımız hiçbir şeyin gerçek olmadığı fikrini bizlere sunuyor.
Filmde makineler dünyayı ele geçirmiş bulunmakta ve çalışabilmek için insanları kullanmaktalar. “Matrix”den önce insanlar güneş enerjisi kullanan makineleri alaşağı etmek için tüm gezegeni siyah bir dumanla kaplıyorlar ve makineler çözümü insanlarda buluyor. Tüm insanları “Matrix” isimli simülasyona bağlıyorlar ve yakıtlarını insanlardan sağlıyor. Bu simülasyondan kaçmayı başarabilmiş insanların yer altında sığındıklarını görüyoruz. “Nebuchadnezzar” isimli aracın kaptanı olan Morpheus makineleri bozguna uğratacak olan seçilmiş kişiyi yani Neo’yu simülasyondan kurtarıyor. Morpheus ona yaşadığı herşeyin bir simülasyondan ibaret olduğunu anlatıyor ve ona gerçekleri gösteriyor. Hikaye bu konu üzerinden ilerliyor. 4. filmi 2021 de gösterime girecek olan serinin hikayesi anlat anlat bitmez. Cesur ve yenilikçi bir ideolojiye sahip olan “Matrix” listemizde 3. sırada.
2. Memento
Latince bir terim olan “Memento mori” ölümü hatırla demek. Memento, düşün – hatırla anlamına geliyor. Christopher Nolan’ın yönettiği bu filmde kısa süreli hafıza kaybı yaşayan bir adamın, karısını öldüren ve tecavüz eden adamı araması konu ediliyor.
Leonard Shelby (Guy Pearce) karısını tecavüz edip öldüren kişiyi bulmaya çalışıyor. Ancak Leonard’ın nadir ve tedavisiz bir hafıza kaybı hastalığı “Amnezi” problemi var. Kazasından önce yaşanan detayları rahatça hatırlayabilen Leonard, 15 dakika öncesinde ne olduğunu, nereye gittiğini veya neden gittiğini hatırlayamıyor. Kahramanımız Leonard bu durumla yaşayabilmek için sistemli notlar alıyor. Film Leonard’ın hafızası gibi olayı kısa kısa ele alıp tersten işliyor. Her bölümün arasında Leonard’ın yaptığı telefon görüşmesine geçip aslında olayın başlangıcını da buradan yapıyor. Neticede olay örgüsü telefon görüşmesinin sonuna ve aslında filmin başlangıcı olarak bildiğimiz noktaya geliyor. Daha doğrusu siyah beyaz kısımlar ileri doğru, renkli kısımlar ise hikayeyi tersten anlatıyor.
Beyninizi gerçekten de zorlayacak bir film olan “Memento” listemizin ikinci sırasında.
1. The Seventh Seal
1957 yapımı olan “The Seventh Seal” Avrupa’nın Kara Veba salgını altında ezildiği ortaçağda geçer. İsveçli şovalye Antonius Block haçlı seferlerinden sonra evine döndüğünde memleketini veba salgınıyla baş ederken buluyor. Bu olaylar sırasında Antonius Block karşısında canını almaya gelmiş “Ölüm”ü bulur. “Ölüm”e bir satranç oyununda hayatı için meydan okur. Tanrının var olmadığı inancıyla işkence edilmiş Antonius Block bir yolculuğa çıkar, seyahat eden oyuncular Jof ve karısı Mia ile bir araya gelir ve hala yaşıyorken bir kurtarıcı eylemde bulunacak kadar uzun süre Ölümden kaçmaya kararlı hale gelir.
Ingmar Bergman’ın en önemli filmlerinden biri olan “The Seventh Seal” gerçek bir sinema klasiği olmanın yanı sıra ölüm, yaşam ve inanç hakkında çekilmiş en etkili ve etkileyici filmlerden biridir. kesinlikle izlemenize değer bu film listemizin ilk sırasında