Fleabag, Amazon Prime’da yayımlanan ve her sezonu altı bölümden oluşan iki sezonluk kısa bir İngiliz “komedi” dizisi. Dizinin hem senaryosunu yazıp hem de başrolünü üstlenen Phoebe Waller-Bridge, gerçekten harika bir iş çıkarmış doğrusu. Daha ilk bölümlerinden seyirciyi ekrana kilitleyip “Bir bölüm daha izlesem mi?” sorusunu sorduran ve ilk sezonu başta olmak üzere tamamı sır yumaklarıyla çevrili bu İngiliz trajikomedisi, beklentilerinizi kesinlikle karşılayacak.
Dizideki karakterlerin yarattığı zıtlıklar ve karakterlerin bir o kadar gerçek olması empati gücünüzü doruklara çıkarıyor. Çünkü karakterleri kendi hayatınızla ilişkilendirebiliyorsunuz. Çünkü dizi kusurlu, yavan ama aynı zamanda gerçek. İlerleyen bölümlerde dizinin aslında komedi olmadığını, sarkastik bir şekilde hayatın acımasızlığını anlattığını fark ediyoruz.
İlk sezonda her şey yeni başladığı için karakterleri ve insanları tanımaya çalışıyorduk. Arkadaşıyla birlikte açtığı Gine domuzu temalı kafelerini işletmek için çektikleri sıkıntıları, Fleabag’in günlük hayatındaki zorluklarıyla nasıl başa çıktığını bazen çıkamadığını görüyorduk.
İkinci sezonda ise her şey birden değişti. Hikayenin çizgisi birazcık daha kasvetli olmaya başladı. Bu sefer Fleabag daha farklıydı…
Dizinin belki de en belirgin özelliği dördüncü duvarın yıkılmış olması. Yani siz diziyi izlerken Fleabag birden kameraya dönüp gülümsüyor, göz kırpıyor hatta yaşadığı olaylar hakkında kısa anekdotlar bile veriyor. Fleabag bunu o kadar iyi yapıyor ki, kimi zaman yolda yürürken ona eşlik ediyor, kimi zaman gittiği bir restoranın arka masasında oturmuş onu izliyor, kimi zamanda onunla ağlayıp onunla gülerken buluyorsunuz kendinizi. Bir nevi on iki bölüm boyunca sizin en yakın arkadaşınız oluyor.
İkinci belirgin özelliği ise birkaç kişi dışında karakterlere isim konulmamış. Mesela Fleabag karakterin adı değil. Ucuz konakçı ya da pasaklı kadın anlamına gelen bir takma ad. Aynı zamanda diziden çok önce ailesi, Waller-Bridge’e bu takma adı takmış. Dizide gerçek adının ne olduğunu bilmiyoruz. Aynı şekilde üç, dört karakter dışındaki bütün karakterlere yaptıkları işlerle ya da Fleabag’le olan yakınlıklarına göre isimler takılmış durumda. Bu da işi daha da ilginçleştiriyor.
Peki ilk sezonu 2016’da çıkan ve üç senelik bir aradan sonra ekranlara dönen Fleabag birden nasıl bu kadar ses getirdi? 71. Emmy Ödül Töreninde tam altı dalda ödül alarak. Bu da demektir ki final sezonuyla son 25 yılda tek bir sezonu ile en çok aday gösterilen dizi olan Game of Thrones’u ezip geçti. Fleabag: En İyi Komedi Dizisi, Komedi Dizisi En İyi Senaryo gibi önemli ödüllerin sahibi olmuştur. Ayrıca TIME’a göre 2019’un en iyi 10 dizisi arasında birinci sıraya yerleşmiş, üstelik bunlarda yetmemiş gibi Televizyon Eleştirmenleri Birliği (TCA) ödüllerinde En İyi Komedi ve Yılın Programı Ödüllerine layık görülmüştür. Üstelik Rotten Tomatoes’dan bile geçer not almış.
Özetlemek gerekirse diziye “çerezlik dizidir bu ya” mantığıyla başlayıp, son bölüm bitince kendinizi odanızın duvarına uzun uzun bakarken bulduğunuz ve kesinlikle izlenecekler listenize eklemeniz gereken bir dizi.